Quantum fiziğine dair ilk söylenmesi gereken şey, Newton fiziğini yadsımadığı, kapsadığıdır. Newton yasaları, olasılıkları sadece tek alternatifte kısıtlarken, quantum bizi, varolan sayısız başka olasılıklardan da haberdar kılar.
Yaklaşık olarak 60'lı yılların sonlarında, quantum yasaları varlıklarını zaten ispat etmiş durumdaydılar. Ama eğitim sistemine baktığımızda, müfredat kitaplarında hala Newton yasalarının yer aldığını görüyoruz. Üzücü tabii... Varolan sistemin değişime karşı gösterdiği direnç bu...
Gerçi quantum deneyleri kamuoyuna aleni duyurulmasalar da, gizlendiklerini de söyleyemeyiz. Araştıran herkes, bu deneylerden haberdar olabilecek kaynaklara ulaşabilir.
Nanoteknoloji ile çalışan bir dolu aygıt yapılıyor mesela... Bu buluşlara belgesel kanallarında bile rastlayabilirsiniz. İnsanlık, bugün itibariyle konforundan ödün vermeden ve doğayı katletmeden yaşayabilmeye muktedir. Değişmesi gereken tek şey ise, global ekonomi iktidarı...
Geçen yıl bir ara dünya kansere çare bulunduğunu işitti. Sonra bu haber hemen örtbas edildi. Piyasada satılmayı bekleyen onca kemo ilacı varken, kanserin çaresi de neyin nesiydi?
Nanoteknolojiyi kullanmaya başlarsak, onca fosil yakıt devi şirket nasıl ayakta kalacak?
“Tanrı, evrenin bilgeliğidir” dersek, başta Amerikalı Evangelistlerin olmak üzere, tüm radikal din kurumlarının menfaatlerine zeval getirmeyecek miyiz?
Quantum mekaniği, dualiteyi yıkarken, varolan tüm işleyişi de beraberinde yerle bir ediyor. Anlayışı değiştiriyor. Elbette ki okullarda ders olarak okutulması istenmeyecektir.
Ama artık bilgi akışı eskiden olduğu gibi kütüphaneleri yakarak, misyonerleri öldürerek dizginlenemiyor, her isteyenin rahatlıkla erişebileceği kadar ulaşılır halde. Biraz gözümüzü, biraz gönlümüzü, biraz da algımızı açarsak, quantum mekaniğinin bir tür mit olmadığını rahatlıkla öğrenebiliriz.